001

Dark Ages
Please Subscribe to read the full chapter

Taş sokaklar yarı pislik yarı çamur karışımı bir sıvıyla kaplıydı. Yine de üstünü örten yoğun sis sayesinde çoğu kimse tabanlarına yapışan pisliği çok da fark etmiyordu. Fark edenlerinse umursadığı söylenemezdi. Kasabanın büyük saati çoktan gece yarısı için üç sefer çınlamıştı ve şimdi akrep yelkovanı geride bırakarak ilerliyordu. Birkaç baykuşun sesi ve bir grup yarasanın kanat çırpması duyuldu. Birkaç evden kavga ve ağlama sesleri duyuluyordu ama kasabanın geneline sessizlik ve karanlık çökmüştü.

Kasabanın merkezinde en dar sokakların birinde bir siluet koşuyordu. Ayakkabılarından birisi düşmüştü ve yerdeki çakıl taşları ayak tabanını kanatmıştı ama bunu düşünecek zamanı yoktu. Üstündeki ceket bir kez daha omzundan düştü, düzeltmek için sadece omzunu silkti ve başarısız ilk girişimin ardından uğraşmamaya karar verdi.

Tam olarak nereye gittiğini bildiği söylenemezdi. Tek düşündüğü izini kaybettirmekti. Kasabanın çöplüğü belki işine yarayabilirdi. Kasabada çok fazla evsiz yoktu, bunu daha önce abisi söylemişti ama yine de aralarına karışmayı deneyebilirdi. Şu anki kimliğiyle çok da fark edileceğini sanmıyordu.

Yaklaşan ayak seslerini duyunca saklanma planlarını unuttu ve o anda kaçmaya odaklandı.

“Sanırım buldum!” Ses heyecanlıydı ama bir askerin zafer nidasından çok küçük bir çocuğun zafer çığlığını anımsatıyordu.

“Bunu ona da duyurmak zorunda değilsin.” Seslerin nasıl bu kadar hızlı yaklaştığını çözememişti. Duyduğu ayak sesleri hızlıydı ama yine de-

Koşmakta olduğu sokağın sonunda bir beden belirdi. Daha çok karanlığın içinden çıkmış gibiydi. Yani kaçma konusunda düşündüğü kadar başarılı değildi.

“Kendi iyiliğin için teslim olmanı-“ Sesin sakinliği genç kızı çıldırttı. İyilik? Neden bahsettiğini biliyor mu ki? Gücünü koruması gerektiğini biliyordu ama damarlarında dolaşan öfke kendiliğinden harekete geçmişti.

Gözlerini kapattı, hala koşmaya devam ediyordu. Tam olarak askerin üstüne koşuyordu. Gücün damarlarına, oradan da havaya yayıldığını hissetti. Havaya dağılan gücü tam zamanında kendisini görünür hala getirmişti.

Kendisini bekleyen askerin yanından koşarak geçti.

“Lay! Ne yaptığını sanıyorsun?!”

Asker kendisine bağıran arkadaşına döndü. Kaşlarını çattı. Az önce tam olarak ne olmuştu? sadece bir saniye önce yakalamaları gereken mahkumun önünü kesmişti, şimdiyse grup arkadaşı Chen mahkumun olması gereken yerde duruyordu.

“Mahkum-“

“Yanından geçti!”

Lay bir şey söyleyemeden Chen koşmaya devam etti. Bu iş canını sıkmaya başlamıştı. Küçük bir kızın peşinde saklambaç oynuyordular. Halbuki şu anda yataklarında-

“Kız nereye gitti?”

Birden yanında beliren ve onun gibi koşan Kai’nin varlığıyla irkildi ama buna biraz da olsun alışmıştı. Kai gücünü en iyi geliştirenlerden birisiydi ki boşuna K takımının yüzbaşı olmamıştı.

“Lay geçmesine izin verdiği için sokaklardan birinde kayboldu.”

“Hayır, ben-“

Kai Lay’in bahanesi beklemedi. “Dağılalım. Bu sokaklardan birindedir.”

Chen tamam diyemeden Kai tekrar yok olmuştu. Kendi yüzbaşı olmadığı için Kai’den emir almayı çok sevdiği söylenemezdi ama genç yüzbaşının M takımına da verdiği emirlerin üstünlük taslamayla alakalı olmadığını biliyordu.

“Bilerek gitmesine izin vermedim!” Chen gözlerini devirip koşmaya devam etti.

 

*

 

“Kız Lay’i atlatmış.” Luhan Chen’in aksine birden beliren Kai’nin varlığına her hangi bir tepki vermemişti. Yine de kaşlarını çattı.

“Atlatmış mı?”

“Detayları sen sorarsın ama önce kızı yakalayalım. Zaten ortaya sıkıştırdık.”

Luhan başını sallamakla yetindi. Aslında biraz sinirliydi, iki takımın geri kalan her üyesi gibi, gecenin bir

Please Subscribe to read the full chapter
Like this story? Give it an Upvote!
Thank you!

Comments

You must be logged in to comment
Cemre01 #1
Chapter 1: Güzel görünüyor. Umarım yayınlamaya devam edersin :)