Gerçek mi şimdi bu?! Amerika?!!!

Öncelikle orada bunu okuyacak birileri var mı yok mu bilmiyorum ama bunu daha çok kendimi inanırdmak için yazıyorum.

AMERİKADAYIM! OHA! 

Evet böyle bir başlangıç ancak beni kendime getirebilirdi. ehehe.

Bütün yıl şimdi başvursam mı başvurmasam mı, hangi hoca beni bu vasıflarla kabul eder ki, etse bile parayı nereden bulacağım, hadi bunları geçtim orada ne yapacağım.... gibi yüzbinlerce soru ile geçti ama sonunda gerçekten oldu ve gerçekten geldim. Olay düşündüğüm akdar büyük müymüş? Hem hayır -öncelikle hayır- hem de biraz, azıcık evet.

Açıkçası her zaman yurt dışı gezme hayallerinde olan birisi olarak yurt dışına çıkmak benim için gerçekten büyük bir şeydi. Uçağa binmek, başka bir ülkede başka insanlarla konuşmak hem de başka dilde! Hani hayal ötesiydi gerçekten. Buraya gelince olayı fazla abarttığımı fark ettim. Eveti başka bir ülke, yabancı dil sonra ne bileyim her şey farklı ama yine de o kadar da farklı değil. 

Mesela geldiğimde hep çok büyük bir kültür şoku yaşarım diyordum ama şimdilik öyle bir şey olmadı. Evet farklı bir yer ki Türkiye'ye göre gerçekten farklı. Ama izlediğim dizi ve filmlerden mi kaynaklanıyor bilmiyorum gördüğüm bir çok şeyi yadırgama -yadırgama derken farklı olduğu için yoksa kötü anlamada değil- gibi bir duruma düşmedim. Daha çok 'A bir dizide aynen böyleydi, filmde aynen böyleydi' moduna girdim. Ki buradan da Amerikan dizilerini gözümde çok büyüttüğümü fark ettim. Yani kurgu vs mükemmel ama mekana ve günlük yaşama gelince de aynen olduğu gibi işte. Öyle çok ayrı bir mekan oluşturmaya çalışmıyorlar gayet normal bir şekilde sokağa çıkıp çekiyorlar. hehe.

Tabi şu da var ben sadece Boston'ı gördüm ki onun da belli başlı yerlerini gördüm, sokaklarında dolaştım. O yüzden sanki Amerika'nın her yerini görümüşüm gibi konuşamam ki bütün anlattıklarım, anlatacaklarım daha ilk bakış çerçevesine girecek olaylar. 

Ama şunu kabul ediyorum ki insanları hakkında çok yanlış bir düşüncem varmış.

Yani insanlarını kötü -cııkkk öcü e-e Amerikalılar- şeklinde görmüyordum ama farkında olmadan kafamda kaba bir insan portresi çizmişim. Aslında daha doğru isnanların rahatlığı olmalı. Rahatlar, ciddi manada ve bu rahatlıktan kastım kasıntı olmamak. Herkes yapacağını yapıyor o kadar. Devamı yok. Ve bunu yaparken diğerlerine karşı o kadar kibarlar ki! Sürekli gülüyorlar, sürekli yardım etmeye çalışıyorlar ve sürekli kibarlar. -yeap aynı noktaya döndük- 

Şu varki ilk gelirken acaba kapalı olduğum için insanlar ne der nasıl davranırlar diye düşünmüyor değildim. Evet, burada da müslümanlar yaşıyor ama o kadar da değil ki yaşayan müslümanlar genelde etnik kıyafetler vs içinde. Bir de internet sağ olsun kafamızı İslamofobi dedikoduları ile şişirmiş.Ha belki vardır belki insanlar cidden müslümanlara karşı hazetmiyordur ama bunu kesinlikle belli etmiyorlar. -dört gün içinde yaşadığım tek ırkçılık küçük bir süs köpeğindendi xD. resmen üstüme atladı ama sahibi özür dileyerek köpeği tutuyordu zaten xD- İnsanlar belki kapalı bir insanı görüdğü için kafalarını çevirip bakıyor ama bu bakış ikinci bakışı gerektirecek tarzda bir şey değil. 

İnsanların ne kadar rahat ve gülümseer olduğundan behsettim mi?! xD Şaka bir yana bu rahatlık cidden bana göre xD. Türkiye de kabul etmek istesek de istemesek de insanlar kafalarında sürekli bir önyargı ile dolaşıyor. İster kapalıya karşı diyin ister açığa ister mini etek giyene ister çarşaf giyene karşı. A şuna bak ne giymiş. Bu düşünce o akdar güçlü ki bizim insanlara karşı davranışımızı etkiliyor. -kim ne derse desin böyle olduğuna bir çok kez şahit oldum- Ama burada şimdiye kadar kimse bir soru sorduğumda -hem de kırık ingilizceme rağmen- yüzünü ekşiterek bakmadı. Gayet gülümseyerek cevap veriyor ki yardım noktasında sonuna kadar gidiyorlar. Mesela hastaneye girdiğimde hocanın binasını ararken -elimde yönelge kağıdı ve etrafa saf gibi bakınmamla çok belli etmiş olmalıyım yabancı olduğumu - bir görevli hemen yanıma geldi ve yardım ister misin nereyi arıyorsun dedi. Ben de gitmek istediğim eyri söyleyince kapısına kadar götürdü. Hatta yeni olmana rağmen gayet iyi gelmişsin neredeyse gelmişsin gibi sözler söyledi. Belki bunlar ufak atışlar ama o anda size gerçekten cesaret veren sözler oluyor. Başka bir örnek metroda kadının birisinin bir anda üstündekinin rengini çok beğendim diyip şalımı söylemesi gibi. Zaten daha önce burada yaşayan birileriyle konuştuğumda yardım istediğinde seni gideceğin eyre kadar götürür vs demişti. Ha bir de mesela dün metroyu ararken birisine sorduk ve bilmiyorum dedi ama direk telefonu çıkarıp google mapsten baktı.

Bunlar küçük örnek olabilir ama daha dördüncü günüm olmasına rağmen bu kadar insanla karşılaştım. 

Sonuç olarak benim gördüğüm Amerikalıla sokaklarda küfür ederek dolaşan gençler, psikopat zenciler ya da onları yakalayan iyi beyazlardan ibaret değil.

Dil konusu... Beni en çok bu endişelendirmişti ama bunun da boş bir kuruntu olduğunu anladım. Belki de burasının Türkiye'ye göre çok daha kozmopolit olmasından kaynaklı ama insanlar dilinizin kötü olmasını umursamıyor. Ve siz kekeleseniz bile sizi sonuna kadar dinliyor size ne demek istediğini konusunda yardımcı oluyor. Yok karşında sırıtarak bakmak -o sırıtışın anlamı benimle dalga geçiyor olabilir ya hani- yok işte başını çevirip gitmek yok duymazlıktan gelmek gibi bir olay yok. Yine örnek olarak bakınız: Pazar günü biraz dolaşayım dedikten sonra kaldığım yere dönerken bir dükkan gördüm. Bookistan yazıyordu hemen daldım içeri. Böyle yerin bir kat altında karman çorman plaklarla, kitaplarla, biblolarla ve aklınıza gelebilecek her türlü süs eşyası, tablo gibi şeylerle dolu oldukça otantik bir yer. Yaşlı olabilecek -en fazla elli küsur ya da altmış- bir amca duruyordu. Küçük bir yer ve ortadaki süs eşyalarının olduğu masalar yüzünden duvardaki raflara dizili kitaplara bakarken araya sıkıltığınız bir mekan. Bir sürü kitap ama kitaplarda eski baskılar. Bilmem kaçıncı el kitaplar ama gerçekten eski baskılar. Belki bazı romanların orjinal ilk baskısı var filan. Cidden ilk girişte aşık olduğum bir yerdi. Maalesef hiç resmini çekemedim çünkü kendimi kaybetmiştim ve adam kapatırken beraber çıktık neredeyse. Ama sonrasında tekrar gideceğim bir yer zaten. Neyse ben kitaplara baktım baktım baktım ama gerçekten ilgimi çeken bir kitap bulamadım. Yani buldum aslında da işte çok fazla. Bir de alacağım kitap dilime katkı olsun istiyorum. Sonra adama sordum. Bana dilimi geliştirmem de yardımcı olabilecek bir kitabını var mı diye. Amanın! O ne kadar kibar bir adam. Nereli olduğunu bilmiyorum ama aksanından İspanyol ya da Portekizli gibi geldi ama aşırı kibar! Yanlış anlamazsan sana çocuk kitabı önermek istiyorum çünkü dil için gerçekten yararlı oluyorlardan başladı bana bir sürü kitap gösterdi. Bir yandan da nereden geldin diye soruyor ki Turkey diyince hemen hoşgeldin ve teşekkür ederimi sıraladı ama bunları müşteri çekmek için değil de cidden içten gelerek söylüyor. Zaten baktığım kitapları alıp almama da kararsız kalıp en sonunda kenara bıraktım bu sırada bana diyor ki istersen al sonra getir. Biraz zaman geçsin ona göre alacağım, bu şekilde ben kabul edemem diye baya açıklamak zorunda kaldım yoksa kitapları elime sıkıştırıyordu. Ki zaten seçtiğim kitapları ayrı bir yere koydu, ben alacağıma söz veremem diyince de olsun biz bunları her zaman satarız dedi. Bu arada büyük ihtimal yakın arkadaşı olan genç İspanyol asıllı bir bayan girmişti o da benimle baya ilgilendi. Ne kadar zaman buradasın sana evden getirebileceğim kitaplar var diye baya muhabbet ettik. Kadın kendisi de sonradan buraya gelmiş ve ingilizce öğrenmiş olduğu için bana baya şunu yaparsan daha iyi olur diye yardım etti ki muhabbeti cidden zevkliydi. -en sonunda ingilizcen gerçekten güzel iltifatı da ayaklarımı yerden kesmedi değil hehe-

Şöyle bir düşününce bir sürü şey olmuş bu kadar zamanda ama bunlar dört günün ancak olur her halde. Metroda kaybolmamız -arkadaşıma güvendim! hehe- sonra ne bileyim akvaryum, okyanus, kitapçı, Public Garden vs... Ama devamını yazmaya şimdilik üşeniyorum. hehe

Sonunda iki buçuk aylık Amerika macerama başlangıç yapabildim yani. Ama tabi en önemli partlarına -hospital!- daha giriş yapamadım. Hala yapmam gereken bir yığın paperwork var... Burayı gerçekten en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum ve İNŞALLAH tembeliğime de bunu anlatabilirim. 

Ah... Gerçekten bana dua edin. 

Bir de. Her ne kadar öyle çok yoğun yazmasam da buradaki hikayelerim var. Şimdilik Eva'yı hızla yüklemeyi planlıyorum. Hikaye bitti. Totalde Giriş+Bitiş+45 bölüm. Yani burada daha yarısına gelmedim. Face'ten yayınlanıyor aynı zamanda. Oradaki arkadaşlara burada yayınladığımdan haber veremedim ve hala veremedim ama inşallah yanlış anlamazlar. AFF ve face kitlesinin ayrı olduğunu düşünüyorum. -her ne kadar ikisi de az olsa da- Burada çok fazla Türk olmadığının farkındayım ama olan arkadaşlarla basit de olsa bir iki şey söylerse gerçekten beni mutlu eder. Söylemezse de beni çok etkilemez. Eva'yı ben tek okuyucu için yazmış bir insanım. hehe. Sonuçta okunma sayısı 0 da olsa devam ederim.

Şu anda yüzlerce hikayem var aslında başladığım. Bir tane Suju devam ettireceğim. Her ne kadar uzun zamandır devam etmese de biraz bölümüm var. Updateleri yavaş olur ama bitiririm. Bir de bir hikaye daha başlayacağım. Ana rollerde EXO&BAP olacak ama bir çok grubu da katmayı düşünüyorum. Oldukça uzun soluklu olacak çünkü.

Tabi bu ikisi -az sonra yayınlayacağım- büyük ihtimal yavaş gelecek. Çünkü yazma sıklığım ne kadar olur bilmiyorum. Ama ikisi de benim için önemli olduğundan mutlaka tamamlamak istediğim hikayeler. -inşallah xD- burada yayınlayarak da tamamlamazsam olmaz moduna bağlıyorum kendimce. Tabi bu noktada hikayeyi tamamlattırmak da size düşer, sonuçta benim kafamda da var. hehe.

Son olarak ingilizce BAP fici... Buradayken onu da tamamlamak istiyorum ama biraz zaman alacak. Belki bir ay sonra kendimi gerçekten gerliştirmiş ve rahatlatmış olursam ingilizce de ona da devam ederim.

Okuyan arkadaşlara sabırları için teşekkür ediyorum! xD Kendinizi belli ederseniz minnetimi isim isim de sunarım xD

Son olarak! Bana dua edin & şans dileyin!

Lenore

Comments

You must be logged in to comment
swedenlaundry #1
OMG YOU'RE IN AMERICAAAA~~ What city? Lol

Ama ben su anda turkiyedeyim malesef.... yaz tatili icin XD
Alyna_Ak
#2
Woah çok şanslısın :) Amerika'ya gitme gibi bir hayalim hiç yok ama şuan sen anlatınca birazcık imrendim mi ne :P
İngilizceyi öğren ve güzel fic'ler yaz,fightingg ^^ <3
Imzelosbaby #3
Voah her zaman amerikaya gitmem istedim ruyalarimi yasiyorsun :D EXO B.A.P ayni ficte? Sabirsizlikla bekliyorum *.* cok sanslisin bu sene gitmeyi cok istiyorum :/ nasip sanaymis bir guzel eglen :D benim yerimede eglen :*