J (TÜRKÇE)

Description

Herbaizm. Her şeyin dünyadan geldiğine ve dünyaya gideceğine inanan, reenkarnasyonu esas alan ve pek yaygın olmayan bir din.

Foreword

"Cinayet cinayettir." dedi Yongguk yerdeki cesede bakarak. "Yalnızca beynimizi yorup bizi oyalamaya çalışıyor. Sembollerden ve ayinlerden başka bir ipucu arayın."

Youngjae bir davayı çözmeye yardım etmesi için çağrıldığı müze binasının koruma altındaki kısmına inerken duyduğu seslerle alnını kırıştırdı.

'Polisler... Hep aynı şey.'

"Sembolleri böyle kestirip atamazsınız."

Yongguk kendi ekibinden birine ait olmadığını bildiği sese döndü.

"Sen kimsin?"

"Ben J."

J... Kendine bu isimle seslenilmesinden hoşlanmasının bir sebebi de okuduğu kitaplardı. İlk izlenim için değişik olduğunu düşünüyordu. Birkaç saniye ancak gülmemek için kendini tuttuktan sonra tekrar konuştu. "Şaka yapıyorum ben Profesör Youngjae. Dini ikonoloji ve semboloji profesörü."

"Profesör Youngjae? Daha... Yaşlı olduğunu düşünmüştüm..."

Evet gençti ve profesördü, çünkü zekiydi... Yongguk ona tuhaf bakışlar atarken elini cebine attı ve açık jelibon pakedinde bir tane limonlu aramaya başladı. Limonlu jelibon onun takıntısıydı.

"Siz polisler, FBI, CIA, her ne halt olursa olsun, bu tarz şeyleri esgeçmeye bayılırsınız."

Sonunda limonlu bir tane bulduğunda başını kaldırdı ve önüne uzatılmış bir polis kimliği ile karşılaştı.

"Bang Yongguk, Choi Junhong ve Moon Jongup. Kore polisi."

Yanındaki iki çocuk, Junhong ve Jongup, fazla acemi duruyordu. Jelibonunu ağzına attı ve keyfini çıkarırken yerde duvara yaslanmış olan cesede yaklaştı.

"Bu kim?" diye sorduğu anda acemilerden biri atladı.

"Kim Himchan. Amatör olarak eski dil ve inançlarla ilgileniyormuş."

Youngjae başını sola yatırdı ve cesede tekrar baktı. Tuhaf giden bir şeyler vardı. 'Neden sadece amatörce eski dil ve inançlarla ilgilenen biri müzede eski bir parşömenin önünde öldürülsün?'

Cesedin alnına ona tanıdık gelen fakat pek sık karşılaşmadığı bir sembol kazınmıştı. Bu sembolün ne olduğunu hatırlamaya çalışırken vücudunun dört bir yanındaki derin yarıkları farketti.

Duvardaki kanla yazılmış olan ayini okumaya çalışırken eli tekrar jelibon paketine kaydı ve transa geçmiş biçimde rastgele bir tanesini ağzına attı.

Çiğnemesi ve tükürmesi arasında pek de uzun bir süre olmamıştı. "Portakal... Nefret ederim."

Limonlu bir tane bulmak adına paketin içine gömüldü ve bir süre sonra başını kaldırıp limonlu jelibonu bitmiş olan paketi Yongguk'a uzattı.

"Hiç limonlu kalmamış, al senin olsun."

Bu onun en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşadığı noktaydı. 'Neden içinde sadece limonlu jelibon olan jelibon paketi yapmazlar ki?'

Yongguk tuhaf yüz ifadeleriyle Youngjae'nin elimde paketi alırken, Youngjae ortaya bir soru attı.

"Şu sembolü görüyor musunuz?"

Yine aynı acemi çocuk yanıtladı. "Evet efendim."

Youngjae kendinden emin bir şekilde devam etti.

"Herbaizm."

 

Comments

You must be logged in to comment
No comments yet